Küçük odamın büyük penceresini sonuna kadar açtım.Serin havayı soludum içime. Sanki her defasında oksijen içimde daha derinde bir yerlere gidiyordu.Bir anda ürperdim soğuktan.Saçlarım hafif bir müzik eşliğinde dans etti rüzgarla.
Karşıdaki apartmanlara baktım, karanlık içinde tek tük evin lambası yanıyordu. Lambası yanan her eve ayrı bir hikaye kondurdum.Tam karşımdaki büyük,mavi binanın en üstün iki altındaki daire.Kavga etmiş bir çift vardı orada.Kadınla adam hırsla birbiri ardına laflarını sıralamışlardı,adam kadından nefret ettiğini haykırmış ve kapıyı çarpıp çıkıp gitmişti evden.Şimdi o evde kadının göz yaşları usul usul akmaktaydı.Havada edilen hakaretlerin ağırlığı vardı ama kadın nefret kelimesine odaklanmıştı besbelli.
Daha uzaktaki grili bina,ikinci katta bilgisayara dalmış bir genç olmalıydı.Oynadığı oyuna bütün dikkatini vermişti.Hırslıydı ve olması gerektiğinden daha sinirli.Yakınlardaki inşaatın işçileri geçici olarak kaldıkları prefabrik yapıda çoktan derin uykuya dalmışlardı.Birbirine karışan horultu sesleri sabahın ilk ışıklarına kadar odanın içinde duyulacaktı.İnşaatın yanındaki apartmanın orta katlarından birinde ışık daha bir hareketliydi,daha doğrusu gözüme öyle geldi.Çift evlilik yıl dönümlerini kutluyordu o gün,akşam şık bir mekanda yemek yenmiş,eve döndüklerinde birer kadeh bir şeyler içmek istemişlerdi.
İlerideki tepe ise ışıl ışıldı.Bu şehir hep karanlıktı oysa ki.Bu renklilik de neyin nesiydi? Karanlıkların içinde ne hikayeler yaşanmaktaydı ama şehir hep derin bir uykudaydı.
Karşıdaki apartmanlara baktım, karanlık içinde tek tük evin lambası yanıyordu. Lambası yanan her eve ayrı bir hikaye kondurdum.Tam karşımdaki büyük,mavi binanın en üstün iki altındaki daire.Kavga etmiş bir çift vardı orada.Kadınla adam hırsla birbiri ardına laflarını sıralamışlardı,adam kadından nefret ettiğini haykırmış ve kapıyı çarpıp çıkıp gitmişti evden.Şimdi o evde kadının göz yaşları usul usul akmaktaydı.Havada edilen hakaretlerin ağırlığı vardı ama kadın nefret kelimesine odaklanmıştı besbelli.
Daha uzaktaki grili bina,ikinci katta bilgisayara dalmış bir genç olmalıydı.Oynadığı oyuna bütün dikkatini vermişti.Hırslıydı ve olması gerektiğinden daha sinirli.Yakınlardaki inşaatın işçileri geçici olarak kaldıkları prefabrik yapıda çoktan derin uykuya dalmışlardı.Birbirine karışan horultu sesleri sabahın ilk ışıklarına kadar odanın içinde duyulacaktı.İnşaatın yanındaki apartmanın orta katlarından birinde ışık daha bir hareketliydi,daha doğrusu gözüme öyle geldi.Çift evlilik yıl dönümlerini kutluyordu o gün,akşam şık bir mekanda yemek yenmiş,eve döndüklerinde birer kadeh bir şeyler içmek istemişlerdi.
İlerideki tepe ise ışıl ışıldı.Bu şehir hep karanlıktı oysa ki.Bu renklilik de neyin nesiydi? Karanlıkların içinde ne hikayeler yaşanmaktaydı ama şehir hep derin bir uykudaydı.
Vee birden büyüdük aniden,ve birden küçüldü hayaller ..
6 yorum:
karanlıkların içinde ne hikayeler yaşanmaktaydı...
Yetiştim yetiştim,ne çok şey yazmışsın hepsini okuyorum şimdi sırayla tatlım :)
Yazı da şarkıyla öyle güzel gitti ki anlatamam :)
Aynur, karanlıklar içinde yaşanan hikayeler çok.. Belki yaşanan hikayeler diğer yazılarla beraber gelir :)
Özlettin kendini Hayalcim!
üfff çok güzel. my blueberry nigths filmini izledin mi :)
küçülmesin ki hayaller.
:)
Deep, izlemedim ama yakın bir zamanda izlerim,merak ettim :)
Yorum Gönder