4 Kasım 2012 Pazar

Diş Teli Kabusu

 

   Yirmi iki yaşına girmesine ramak kalmış biri olarak bir süredir ağzımın içindeki metal yığınıyla yaşıyorum. Diş telinden oldum olası haz etmem. Aslına bakarsanız yamuk yumuk dişlerim de yok. Ee derdin neydi,niye taktırdın o tel zımbırtılarını derseniz. Şöyle ki ... Dişlerimde içe doğru eğiklik var, herkesinki dışa gider benimki içe. Ne kadar ters bir insan olduğumu buradan anlayın desem de ters bir insan değilim -sinirli olduğum zamanlar haricinde- merak etmeyin :) Bu yaşına kadar niye bekledin diye de sormuş olduğunuzu varsayıyorum ve cevaplıyorum. Aslında bu içe doğru gidiş yaşım büyüdükçe artmaya başladı. Önceden bu şekilde bariz değildi. Ben büyüdüm o içeri gitti derken artık tellerle buna dur deme zamanının geldiğini fark ettim.

    Vee düştüm dişçi yollarına.İşte ondan sonra o sevmediğim,sevemediğim ve seveceksin deseler de ısrarla sevmeyeceğim tellerim takıldı. Bana hep telin yakıştığını söylediler. Yani hemen hemen kimseden olumsuz bir tepki almadım. Hıı, belki bu olumsuz tepkisini içinde tutup yüzüme söyleyemenler varsa onları da atlamayalım.  Tellerimi aradan kaç hafta geçmesine rağmen fark etmeyenler bile oldu. Bir arkadaşım da "Doğuştan telliymişsin gibi" bir yorumda bulundu. O derece dişlerime cuuk diye oturmuş :)

   Sevmemek konusunda ısrarcıyım ama kendilerine alıştım artık. Tek sorunum yemek yeme daha doğrusu yiyememe. Ben hızlı yemeyi seven birisiyim, ki açsam gözüm hiçbir şeyi görmez. İşte böyle olunca hızlı yemek yiyemiyorum tabii. Sürekli bıçakla böl, bıçağı bulamadığın yerde kopar. Minik minik parçalar anlayacağınız hiç bana göre değil. Bir kaç gündür yemek yeme konusunda hızımı arttırmış olmanın zevkini yaşamıyorum da değil hani.Bir de şöyle bir durum var. Tam elinize en güzelinden çikolatayı alıyorsunuz. Çikolata eşittir mutluluk hissini yaşayacağınız sırada o çikolatayı eskisi gibi ısıramadığınızı fark edip acı gerçekle yüzleşiyorsunuz. Ve tellerden bir kez daha soğuyorsunuz. Geçenlerde kardeşimle sinemaya gittik. Normalde öyle popcorn delisi değilimdir ama artık yiyemiyorum ya nasıl canım çekti anlatamam. Hatta kardeşime "Hadi sen popcorn ye,benim canım çekmez" dedim. Yanımda yememek için o da almadı - düşünceli kardeş örneği :) -

 Son olarak değinmek istediğim konu ise dişlerimi günde bilmem kaç kez fırçalıyor olmam. Diş fırçama kuruması için fırsat vermiyorum adeta :)  Fırçalamaların zamanla azalacak diyenler haklılarmış, insan diş fırçalamaktan bıkıyor. Yine de diş fırçalamaya devam...

 Son söz: Yirmi bir -hatta yirmi iki- yaşındaysanız, diş teliniz varsa ve telleri sevmiyorsanız hayat çok zor! :) 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...