19 Ocak 2012 Perşembe

Diksiyon

Saçları ne güzel örülmüş.Bende böyle örmek istiyorum ki.. 
 
  Bu aralar kendi çapımda diksiyon çalışıyorum.

  Şimdi;
  İki dudağınızın arasına bir kalem koyun ve alttaki cümleleri söylemeye çalışın.Bakalım olacak mı? :)

*Vırvırcı Vedia ile vıdı vıdıcı Veli velinimetini vatman Vahit'e vilayette veda edip Vefa'ya doğru vaveylasız ve levasız velespitle volta vururlarken voleybolcu Vatman virtüöz Vicdani ve Viranşehirli vatansever viyolonselist Vecibe ile karşılaştılar.

*İbibiklerin ibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli istifçi İbiş'in istif istiredyeleri mi, yoksa, İskipli İspinoz işportacı İshak'ın işliğindeki ibrişimleri mi daha iyi, bilemiyorum?

 İbiş ile Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi , mahkemeleşmemiş mi?

*Şavşatlı Şaban , Şarkışlalı şipşakçı Şekip ve şipsevdi Şehime  Şişhane'den şeytankuşu, şömine masası, şemsiye, ışıklı şezlong gibi şeyler almışlar.
Şiş şişeyi şişlemiş mi, şişlememiş mi; şişe keşişe şiş demiş mi, dememiş mi?

16 Ocak 2012 Pazartesi

Herkes Gibi Olmamak


  Kelimeler kifayetsiz kalır bazen. İçinde bir şeyler dolup taşar ama sen anlatamazsın. Uygun cümleleri yerine koyamazsın ya da yanlış anlaşılmaktan korkarsın. Kafandaki soru işaretleri çoğalır. Çözmeye çalıştıkça aklın daha çok karışır. Bir şeyler yanlış gidiyor dersin. Değiştirmeye imkan yoktur, üzülürsün. Alışmaya çalışmak, farklı bakmak istersin. Zaman geçer, ipler yine düğüm olur. 
 
  Hayatta hep ideallerim oldu. Büyük düşündüm. Yanımdakilerle aynı yerde oturuyor olsam bile, ben içimde başka yerlerde ideallerim için savaşıyordum. Yenik düşünce daha büyük bir güçle kalkıp tekrar koyuluyordum yoluma. Zaman geçti...    

  İdeallerimin bazılarını gerçekleştiremedim. Olmayınca yanan bir mum gibi yandım ve sonradan sessizce söndüm. Yaşım ilerledikçe kendimi daha çok bulmaya başladım. Artık hayatla ilgili düşüncelerimin tek bir odak noktası yoktu. Bütün ideallerim hayatıma yayılsın istedim, farklı biri olmak, amaçlarımın peşinde delicesine koşmak istedim. İstediğim şeyler uğruna kendimi yormak istedim. Hedeflerimin içinde düşe kalka yürüyüp yorulmak istedim.

  Kendimi etrafımdaki insanların bir çoğundan farklı gördüm. Çünkü onlar benim anlattıklarımı tek düze,basit bir olay gibi düşünüyorlardı. Oysa bunlar benim için çok derindi. Benim gibi değillerdi, zaten aynı olmak zorunda değildik. Aynı konuşuyor gibiydik. Ama bunları içten hissetmekle,lafta söylemek çok farklıydı. Bazıları sadece birinden gördüğü için istedi , bazısı o yaptıysa bende yaparım dedi. Sadece eylem kısmında ortaktık, düşüncede ise sıcak soğuk gibi birbirinden uzak.
   
  Yaptığım her şey, okuduğum her kitap, izlediğim her film, katıldığım her seminer, edindiğim her bilgi ,dinlediğim her müzik , araştırdığım bir kelime, gittiğim bir şehir, gördüğüm bir insan ... Hepsi ve daha niceleri. Herbirinde kendime bir şeyler katmak istedim, öğrenmek istedim. 
 
  Ben farklı bir insan olmak istedim. Çünkü hayallerim herkes gibi değildi. İçimde her geçen gün büyüyen beni iyi bir şeyler yapmaya yönlendiren bir ateş var sanki. Yirmi sene sonra dönüp bu zamanlarıma baktığımda hayatım nasıl dolu dolu geçmiş diyebilmeliyim. Kendime ve insanlara bir şeyler katabilmeliyim. Amaçsız, sıradan,boş, basit şeylerle ömrüm dolsun istemiyorum. İçimde, en derinimde çözemediğim bir şeyler var. Bütün bunları bana dedirten, isteyen bir şey.. 
  

  Bana hayalin nedir diye sordular. Hiç değişmeyecek cevabım "Herkes gibi olmamak" oldu. 

15 Ocak 2012 Pazar

Ortaya Karışık Post


Belediye otobüslerinde yaşlı amcaların yanına oturmayın. Bunu yanlış anlamayın, cidden yaşlılara saygım ve sevgim var. Ama yol uzun,amcalar da dertli olunca olayın boyutu değişiyor. Öncelikle amca başlar. "Nerede okuyorsun evladım?" Önce aldığı cevap karşısında tıp bölümü falan duyamayınca bi afallar, sonra düşünür. "Ama güzel meslek, işin garanti" der. Hı hı diyip geçiştirmeye çalışırken ... Benimde üç çocuğum var. "Biri şurada okudu, diğeri burada çalışıyor." Amca bütün çocuklarının kısa yaşam öykülerini anlatır. Sonra nereli olduğun,babanın ne iş yaptığı konusuna giriş yapar. Eğer bu konularda biraz ortak yön varsa, o konu üzerine derinlemesine inceleme yapılır.

  Sonra "Ne olacak bu gençlerin hali?" der. "Kulağınıza onları takıyorsunuz, sonra bütün dünyadan bi habersiniz" diye yakınır. "Ne çalıyor, müzik mi? "   "Hıı hıı, evet amca müzik çalıyor." Sonra amca "Kulağıma bir tak, bende dinleyeyim " der. Bende önce suratına afal afal bakıp olayı algıladıktan sonra kulaklığı kulağına götürürüm. "Genç müziğiymiş bunlar" der ve kulaklığımı bu sefer kendi kulağıma götürüp amcanın dediği gibi dünyadan ilişkimi keserim. 

 
   Bazılarına anlatırsın, "Şöyle yap iyi olur" dersin. "Tamam,bunu deniyicem" der. Sonra beş gün sonra aynı dertten ahlanıp vahlanıp yine çıkagelir. "Boşa mı konuştum ben" dersin. Ama içinden dersin tabii. Ettiğin doğru laflara da bozulabilirler çünkü. Sonra gel de bu insana laf anlat, akıl ver. Hangi içtenlikle yapacaksan artık..


 
 

   Kış aylarındayken sıkıntımın olduğu bir konu da şemsiye! Ben şemsiye taşıyamam, kullanmasını da bilmem. Yağmurdan ıslak olan şemsiyeyi otobüse bindiğimde nereye koyacağımı bilemem. Elime geçen şemsiyelerin çoğunu da anlamadığım bir güçle kırıyorum. Bir şemsiyem vardı, gittiğim kuaförde unutup iki ay sonra tekrar oraya gittiğimde şemsiyeyi tesadüfen görüp aldım.Ve eve dönüş yolunda o şemsiyeyi de kırmayı becerdim :)  Ya montumun kapüşonu ya da şemsiye taşımasını bilen arkadaşlar olduğu sürece sorun yok :)

 Eskilere gitmek için "tık".. 
 Günümüzde kalmak için "tık"..

11 Ocak 2012 Çarşamba

Sevgimi Belli Edemem




   Ben sevgimi belli edemem! Küçüklüğümden beri böyleyim. Bir anda arkadaşıma sarılıp onu pat diye öpemem mesela. Arkadaşlarım birbirine sarılırlar ya da birden birbirlerini öperler. Ben genelde bakarım, biri yanıma sokulmazsa ben ona gidemem. Elimde değildir çünkü. Yapı denen olay var ya işte bendeki ondan. Yapım böyle..

   Ben sevgimi belli edemem. Özlediğim insanlara seni özledim bile diyemem çoğu zaman ya da sevdiklerime seni seviyorum demem çünkü diyemem. Hani klişe laflar vardır. "Sevdiklerine onları sevdiğini belli et, belki bir gün yanında olamazlar, geç kalırsın." gibi... İşte bu cümleleri gördüğümde bile etkilenirim ben. Sanki bilerek bir şeyleri yapıyormuş gibi hissederim. Daha doğrusu yapmıyormuş gibi.. İnsanlar sevgilerini dile getirirken ben sadece susarım.

   Ben sevgimi belli edemem. Bu konuda babamın kızıyım belki de. Küçükken "Sen beni sevmiyorsun" diye babama küserdim. Bunları düşününce, işte o zaman anlıyorum. Babam da böyleydi ki hala böyle. Sever, düşünür, korur ama belli edemez. Ben kendimi değiştirmeye çalışsam da ne kadar olur bilinmez.

    Ben sevgimi belli edemem. Severim ama bunu hissettiremem, seviyorum diyemem. Özlerim ama dile getiremem, özledim diyemem. Neden bilmem ama beceremem..

   Sevdiğim herkes, biliyorum bu düşündüklerimden çoğunuzun haberi bile olmayacak. Ama ben söylemek istiyorum. Sizleri seviyorum ..

Vee
"tık tık"..

8 Ocak 2012 Pazar

İyi mi Kötü mü ?



  Eğer sınıfınızda haz etmediğiniz biri varsa ve siz gereksiz okulunuz ve saçma ödevleri yüzünden ona "Canım ben anlamadım da yardımcı olabilir misin?" diye bir mesaj atıyorsanız .Sinirden küplere binebilirsiniz! Şu an ben iki yüzlü de olmuş oluyorum. Evet, bildiğiniz iki yüzlüyüm. Çıkarım uğruna böyle yaptım ve kötüyüm ben. Hadi kötüyüm diye bunalıma da gireyim.Olmuşken tam olsun. 

  Herhangi bir şeyi biliyor diye "Nasıl yani sen onu yapmadın mı?" diye bir soru sorup eziksin bakışı atan kız var ya. İşte sana da sinir oldum. Senin bilmediğin bir çok şey var ve ben de bunları biliyorum belki .Ama hiçbir zaman sana o bakışı atmam ya da ezerek laf sokuşturmam! 
 
   Çeliştim kendimle.İlk paragrafta kötü olduğumu söylerken ikinci paragrafta ben o kız gibi yapmayarak bir nevi iyi olurdum dedim. Tamam, şu an sustum. Bakınız susss suss sus su s ...
 

4 Ocak 2012 Çarşamba

İşte Böyle Bir Şeyler

     Final dönemi..
    Sınavlara çalışma derdi var
    Bir de bazı derslerden dosya hazırlama derdi
    Yok o dosyanın içinde bulunması gerekenler
    Şunu da ekleyin, bunu da yapın diyen hocalar
    Uykusuzluktan yorgun düşen bünyeler var
    Gözümün altında mor gibi halka gibi bir şeyler de var artık  :O
    Zaten küçük olan odamda bir şeyi arayıp bulamama derdim var
    Bir de bakımsızım! diye bağırıyorum adeta
    Her şey için üşeniyorum
    Miskinimmmm..
    Durum böyleyken çenem düştü bir de
    Eylül benden bıkmış olmalı
    Bazen enerji patlaması yaşamıyorum da değil
    Bugün saat sabahın sekizinde
    Şarkı söyleyebilen bir enerjim var
    Bu enerji nerden geliyor derseniz
    Bilemedim -anlamsız-
    Mutlu sona yaklaşıyoruz diyen umudum var

    Son olarak güzel yazamıyorum artık
    Bir de bunun üzüntüsü var :/ 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...