30 Mart 2011 Çarşamba

Tırt



  Dün yazmıştım yapılması gereken o kadar çok şey var ki,gel de işin içinden çık.Ama ben ne yapıyorum?Hiç birisini yapmayıp boş boş zaman geçiriyorum.Ohh ne güzel..


   Getireceği puan vize notum olacak felsefe ödevim.Nasıl stres yaptı üzerimde anlatamam.Akımlar,makaleler,veri tabanları,felsefe kitapları ... Hıı bir de APA kuralları var,yabancı bunlar bana arkadaş.Hoş,öğrenmenin zararı yok ama nasıl öğreneceğim işte orası muamma.


 Sözlü anlatımda dersinde grup arkadaşlarımla yapılacak şiir dinletisi var bide.Konu yok,nasıl yapacağız fikir yok.Yok işte hiç bir şey yok.


   Kuzenim bize geldi.Şu sevmediğim şehri gezdireyim biraz diyorum ama sadece düşünüyorum.Faaliyete henüz geçemedim.Böyle mi ağırlanır misafir.Cık cık.Kınadım kendimi.

 Görüşülmesi gereken arkadaşlar da varsa eğer bir kaç parçaya bölünmem gerek diye düşünüyorum.Hıı bir de yaklaşan vizeler ... Bir de ders çalıştırmaya gittiğim minik öğrencim ... Ve günlük diğer ritüeller. Aileye,eve,turuncu sakallı adama -hoş bu ara yine gıcık oluyorum kendilerine ama neyse-  ayrılması gereken zamanları da unutmamak lazım ...

  Ahh yine gerildim bak.En iyisi gideyim uyuyayım falan ben yaa .. Tırt işte tırt ..










Amaç Yok





   Ne saçma bir başlık.İnsanın başlıktan sonra bu yazıyı okuyası mı gelir? Gelmez tabii.Ama bazen saçmalamak da güzeldir.Alakasız şeyler konuşmak,mantıksız şeylere gülmek falan.Hah işte tam o durumdayım.Sanırım amaçsızım.Bu bir hastalık mı? Hastalıksa ilacı falan var mı acaba? Yapılacak o kadar çok şey varken ben nasıl bir boşluktayım anlatamam.Kendimden klonlayayım,onlar yapılması gereken ne kadar şey varsa yapsın.

 Bana gelince ...
 Mmmm ...
 Bir yere gideyim ben en iyisi ya sakin,kafamı dinleyeceğim bir yere.


  ...

  Hata yapıyorum hatta hatalar.Bir şeyi yapıyorum ardını düşünmeden,kafamda alıp vermeden.Sonra düşününce ya da birileriyle paylaşınca ben suçlu oluyorum.Üzülüyorum,suçlu olduğuma değil.Bu kadar hata yaptığıma üzülüyorum.Kötü bir insanım ben evet kötüyüm,çok kötü ..

 Bak şu an! Yine o ses. Telefonda gelen bir mesaj okunur ve yine o düşünmeyen ben,turuncu sakallı adama laflarımla saldırıya geçme isteğim,.Hayır! Bunu yapmamalıyım.  Evet,evet geçecek.

 Yoook.Geçmiyor işte.O hırsım geçmiyor.

 1dakika,3 dakika,5 dakika ...

 Neyse sıradan bir iyi geceler mesajı attım.Ohh bu sefer içimdeki canavara hakim olabildim.Ama bir sefercik sadece bir!

 Peki ya diğer hatalarım.Düşünmeden.Ani çıkışlarım,gereksiz tepkilerim ? Her şeyi,herkesi olduğu gibi kabul etmelisin der annem.Anneeee ..  Yapamıyorum,sanırım elimde değil.Bir şeyler iyi olsun istiyorum hatta çok iyi.Pürüzsüz,sorunsuz.


     En iyisi "müzik" ..



29 Mart 2011 Salı

Bencil

  İnsan,insanlar,insancıklar ...
  Benciller!
  Neden diye bile sormak yanlış aslında.Her insan farklıdır,,gökkuşağı gibi.Onun için herkesten aynı tepki,incelik beklenemez.Ama gökkuşağında siyah rengi yok ki oysaki insanlar siyah.Alabildiğine koyu,derin,derinleştikçe acımasızlaşan.

  Arkandan dönen sinsi planlar ... Fısır fısır ... Bak bir fısıldaşma!  Belki de kartlarını açık oynayan insanlar.Göz göre göre oynanan oyunlar.Can yakar ya da yakmasa bile can sıkar diyelim ...









   

25 Mart 2011 Cuma

Turuncu Sakallı Adam





    Tamı tamına 2 yıl 16 gündür hayatımda olan turuncu sakallı adam ... 
 
  Adından belli olacağı üzere turuncu sakalları olan adam.O sakallara vurgun ben.Belki çok itici gelir bazı insanlara ama bana öyle gelmiyor.Tam da kişiliğini yansıtan bir uyumu var sakallarıyla.Çok nadir asar o suratını,hep güler -
ayrıca dişlerini de çok beğenirim ya da beğenirler -,gülmek de yakışır ona.Çocuk gibidir ama içinde öyle bir olgun insan vardır ki o olgun insan çıktığında şaşar kalır insan.Pek bir bilmiştir,her şeyi bilecek yaa deli edecek beni.Ciddi anlamda bilgilidir.Her şeye bir yorumu muhakkak vardır.Bıdı bıdı hiç susmaz.Ciddi bir tavırla yeter be adam bir sus dediğinde susma ihtimali vardır.Hiç konuşmadan geçirdiği 5 dakikası yoktur,uykusu hariç tabii.Uyku demişken onunkine uyku denilebilirse tabii, bir yattı mı telefonlar,kapılar da çalsa, dürtüp dürtüp uyandırmaya çalışsan da kolay kolay uyanmaz.Nihayet kalktığında ise uyanması için çoğu zaman benden giden 20 mesaj,30 arama falan görür.Ama bu eskidendi yani ben toyken.Artık hiç uğraşmıyorum bir mesaj "uyanmadın mı daha" bakıyorum cevap yok "anlaşılan daha uyanmamışsın,tamam o zaman ben şimdi şunu,bunu yapacağım,uyanınca ulaşamayınca panik yapma" gibi bir mesaj atarım.Hıı kendisi bir de pek meraklıdır uyansın,bir ulaşamasın ödü kopar.Ulaştığında da kızmaya başlar,ben nasıl korktum sen biliyor musun? vıt vıt... Ben ona ulaşamayıp panik yaptığımda sen niye korkuyorsun diye çıkışmaz mı bir de? Tırnaklarını suratına geçir gitsin işte o zaman.


  Kıskançtır o ne fena hem de.Tamam bende kıskancım ama burcum ve karakterim gereği ben özgür olmalıyım arkadaş,beni bu kadar kıskanma.Sorun çıkarırım bak! Tabii kıskanmazsa da sorun bana göre seven adam kıskanacak.Aaaa sende bir karar ver dediğinizi duyar gibiyim.Ama benim dediğim ölçüleri kaçırmadan kıskanmak,tabii ben bunun dışındayım.Yani ben kıskançlık krizimi istediğim kadar abartmak da özgür olmalıyım.Ne yaparsın,bencilim!

 Çok sever beni bundan eminim.Hatta ailecek severler beni.Aman da aman nasıl da şiştim bak şimdi.Bazı tabuları vardır onun - herkesin olduğu gibi - . Bir çoğunu yıktı benim için,kendini değiştirdi,çoğu konuda artık başka biri oldu.Tabii daha benim kıvamıma getirmem gereken konular da var ama her şeyin bir zamanı da var.Zamanla kanına iyice girerim,ne fenayımdır ben..

 Öyle kolay kolay herkesi sevmez.Bir insanla biraz muhabbet etmesi onu tanımasına yeter.Ben de bu özelliğine bayılırım.Nasıl yapar bunu anlamam.Benim gibi herhangi bir insandan bir çok kez kötülük görmüş olmasına rağmen hala iyilik düşünen birine bu özellik çok ilginç geliyor.Yaşanmışlıklar,deneyimler buna sebep sanırım.

  Eğer havasındaysa çok güzel sözler de yazar.Öyle çok ince düşünmez,düşünemez.Ömrümü yedi işte bu yüzden.Bir ince düşün be adam!

  Beni güldürür,suratımı asmama hiç gelemez.Bende ona trip atmaya,surat yapmaya bayılırım.Alsın gönlümü işi ne?

 Onunla her gün ayrı bir şey katar bana.Yanındayken küçük bir çocuk olurum.Hem şımarırım, hem de yeni şeyler öğrenirim.Ama bir şeyler öğrendiğimi belli etmem,şımarır sonra.Demiştim fenayım,fena..  
  Bazen üzer beni.Üzüp de gönlümü almaya çalışmazsa deli olurum.
  Gitarları sever,gitar öğrenip orada burada çalacak,sonra da ben sinirden patttt,bummm!

  

  Hayatında olduğum için iyi ki der ve bende hayatımda olduğu için iyi ki diyorum. İyi ki ...
   
  Yazıyı yazana kadar yeni bir güne başlamışız,2 yıl 17. güne merhaba turuncu sakallı adam ...    







22 Mart 2011 Salı

Minik Ben

  Bence herkes çocukken komiktir.O masumlukla yapılan hatalar görmezden gelinir ki öte yandan o zaman hata diye bir kavram yoktur aslında.Anne-baba seni takip eder.Ne yapacak acaba? Bir şey yapmaya da gör.Aman da aman benim kızım neler yaparmış teyzesi,bak amcası bak benim oğlum neler diyor gibi tepkiler ritüeldir.Tabii bende çocukken komiktim biraz herkes kadar.Çocukluk güzel şeydir vesselam ... 


 


  

   Küçükken saçlarımın daha gür çıkması amacıyla babaanne kurbanı olup kestirilen,bilmem kaç numaraya verilen o kıvırcık saçlarım epey üzmüş olmalı beni.İlk tepkimi hiç unutmam.Fotoğraf albümü elimde bakıyorum öyle ağırdan ağırdan.Allah Allah bu işte bir gariplik var saçı erkek gibi ama hep elbise,etek giydirilmiş,kulağında küpeleri olan ben."Annnnnneeeee ben daha küçükken erkek miydim?" "Cık,cık o nasıl laf kızım?" gibi bir tepki almıştım annemden."Erkekmişim işte,baksana saçıma erkek saçı" Evet erkekmişim ben ühühühü ühühühü ühühühü diye ağlamalarım :) Ahh babaanne ahh gür olmasaydı sanki saçlarım ...


 Küçükken bir de şöyle bir paranoyam vardı benim.Ben kesin evlatlığım kesin ama başka bir olasılık yok.Acaba hastane de mi buldular beni ya  da cami de mi? Babaya gidilir ve ciddi bir tavırla "Ben sizin çocuğunuz değilim,evlatlığım" gibi bir tepki verilir.Sevgili babacığımın şaka yapası mı ne gelmiş o gün."Evet kızım,demek öğrendin artık,sen bizim çocuğumuz değilsin" demesi yıkıldığım an. Hıçkırıklar ve ühhühü ühühühüü üühhüühüh  Günler süren, böyle bir şeyin olmadığını,sadece şakadan ibaret olduğunu bana inandırmaya çalışan anne-baba dil döküşlerine maruz kalmıştım tabii.Bir süre suratlarına bile bakmamıştım nasıl ciddiye aldıysam artık. Hıı şimdi kesinlikle eminim onların çocuğuyum bunu da belirtmek isterim :) 













  Ve o an! Kardeşim olacak.Nasıl yani ben sizin çocuğunuz olmayacak mıyım o zaman?Banane ben istemem öyle kardeş falan.Ben de çok inatçı bir karaktere sahip olduğumdan ki bu o zaman bile çok fazla belliymiş.Epey diretmişim istemem diye.En sonunda kardeşimin gelirken bana hediye getireceği pembe yalanı söylenir.Bende bir rahatlama, gün sayıyorum kardeşim gelsin daha doğrusu hediyem gelsin.Gel zaman,git zaman kardeşim doğar.Ve evde onu ilk gördüğüm zaman bir kere suratına bakıp benim hediyem nerede diye sormuşum tabii.Hediye bu başka bir şeye benzer mi hiç :) Ve hediyem kırmızılı eteğim,yeleğim,beyaz gömleğim ve kırmızı ayakkabılarım. Aman Allah'ım bütün dünya benim oldu sanki.Neyse o mutlulukla kardeşime de iyi davranıyorum tabii.Zaman geçer ve çarşıya çıkılır.Bir mağazaya girilir ve orada benim kıyafetim görülür.Şok! "Hani bunu bana
kardeşim hediye getirmişti,nasıl hediye bu,burda da var,yalan söylediniz,beni kandırdınız,sizi sevmiyorum,o çocuğa da dövücem göreceksiniz siz" gibi çıkışmalar.Ve o gün melek olan ben cadıya dönüşürüm :)


  Sevgili kardeşimden devam edelim.Dedeciğim kardeşime bisiklet alır -plastik gibi bir şeyden ya da ona benzer bir maddeden yapılmış- ama minikler için yani ona ben binemem.Aaa kim demiş ki binemezsin diye tabii ki binerim. Aile üyelerinin başka bir odada olduğu zaman işte o an gelmiştir.Bisiklete bindim,sürüyorum,bir de binme diyorlar nee var sanki, nasıl da biniyorum hahaha gibi gülüşler... Ve bir ses! Bir şey oldu,bisiklet yana doğru gidiyor,yerdeyim.Kırmışım bisikleti.Beni yine aldı bir ağlama tabii.Ama bu sefer sessiz,duymasınlar beni:) Bir yandan ağlıyorum aynı zamanda da ikiye ayrılmış bisikletin parçalarını birleştirme çabalarım var.Sanki birleştiricem yaa,çocuk hali... Anne-babaya ağlayarak - duygu sömürüsüyle birlikte- "Ben çok merak ettim ama yazık değil mi bana?O biniyordu, bende bakıyordum.İşte ondan mmm şeyy ben bisikleti kırdım" Canım ebeveynlerim bir şey demedi tabi salya sümük ağlıyorum bir de ne desinler.Kardeşim yaygarayı koparmıştı, direkt saçlarıma yapıştı.Bir kaç saç telimin kardeşimin elinde kaldığını anımsıyorum.Nasıl saçımı çektiyse artık.Ondan sonra ki bütün kavgalarımız da saç çekmek yok ama bu kural derdim canımcım kardeşim de tamam derdi başka yapabilecek bir şeyi varmış gibi :) Ne fenaymışım.


  Ve biraz daha büyür o inatçı minik.Futbola merak salar.Forma alır,kız arkadaşlarıyla takım kurar,forveti iyi oynar -şaka maka iyi de oynardım o zaman için- ,erkeklere karşı kızlar maç yaparlar.Halı sahaya giderler falan. Çalım hareketleri öğrenme çabalarımız. Elimde topum,saçlar at kuyruğu -gayet umursamaz toplanmış- "Annnnneeee ben topa gidiyorum."  "Aaa kızım yeter ama her gün,her gün,dikkat et kırma bir yerini " gibi anneden alınan tepkiler. Tabii bu merakımda geçti :) 



   Çocukluk böyledir işte.Tatlı bir tat bırakır damaklarda.En azından benim için böyle.. 








18 Mart 2011 Cuma

Figüran Olmak İstemedim

  Bir süredir enkazlarımın içinde yaşıyordum sanki..  
  Mutsuz,kırgın en mühimi de umutsuz,    
  Tebessümlerim az ya da neredeyse hiç yok.
  İçten gülmek ise hiç bilmediğim, 
  Kendinle kalmak, kalabilmek
  Sorunlarımı içimde çözmeye çalışmak,
  Evet, ilk defa sorunlarımı içimde yaşadım. 
  Soruları da ben sordum cevapları da ben verdim.
  Bir ortamda varmış gibi yapıp aslında yok oldum.
  İyiymiş gibi davrandım aslında kötüydüm.
  Rol yaptım,öyle varsaydım.
  Kafamdaki soru işaretleriyle savaşırken insanları dinledim.
  Ama beni anlatmadılar hiç bana
  Başrolde hep onlar vardı.
  Üzülmedim,
  Çünkü; bu sefer figüran olmak bile istemedim ...
  

  Günler geçti ...




  Dünya dönüp durdu...
  



  Kendimle kalmak bana iyi geldi,
  Mutlu oldum,

  Evet hala da mutluyum.
  Kendi enkazlarımdan kurtuldum.
 



 Ve dediğim gibi en önemlisi umutluyumm  ... 





   

 
  

   
 
   

6 Mart 2011 Pazar

Kötü ...

    Kaç gündür girmiyorum bloğa daha doğrusu giremiyorum,giremiyoruz.Bugünde dolaylı yollardan bir açıp bakmak istedim.Bloğa rahat girememek ne kötüymüş.Daha yenilerde bir blog sahibi oldum ama nasıl da alışkanlık yapmış.

   Kötü tabii .. Böylesi özgür bir platformun yasağa dönüşmesi kötü ... 


   Özgürce fikirlerimizi,kendimizi,her şeyimizi yazıp,düşüncelerimizi paylaşacağımız,bir kişinin bir çok farklı insana hitap edeceği günlere gitmek dileğiyle ...  


    Bloguma dokunma... 



   
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...